Şiir Cumhuriyeti
Sunay Akın'ın eleştirel duruşunu ve şiire olan tutkusunu en somut biçimde ortaya koyduğu eserlerinden biri olan "Şiir Cumhuriyeti", bir kitap olmanın ötesinde, şairin toplumsal ve kültürel meselelere bir nevi edebi manifestosudur. Akın, bu eserinde şiiri, yozlaşmaya, sınıfsal ayrımlara ve kültürel tahribata karşı bir direniş ve birleştirici bir güç olarak konumlandırır.
Kitabın ana odağında, İstanbul'un ve dünyanın sembollerinden biri olan Kız Kulesi'ni bir şiir ve barış mekânı, yani **"Şiir Cumhuriyeti"**nin başkenti yapma fikri yer alır. Yatalak denilen şairin sırça köşkünden çıkıp sokaklara inmesini, yani şiiri hayattan ve halktan beslenmesini savunur. "Tek yasası sınıfsız-sınırsız bir insanlığa ulaşmak" olan bu hayali cumhuriyet, iki kıta arasında aşklara tanıklık etmiş olan Kız Kulesi aracılığıyla, savaş paletlerinden çıkan kan kırmızısı yerine, ressam paletlerinde çiçek açan evrenin umudunu dünya halklarına sunmayı amaçlar.
Kitap, yalnızca bu şiirsel vizyonu anlatmakla kalmaz, aynı zamanda son yıllarda Kız Kulesi üzerine yapılan işletme planları ve tartışmalara karşı sanata ve kültüre duyarlı bir başkaldırının belgeselini sunarak, kuleyi bir kütüphane, şairler müzesi ve etkinlik merkezi olarak yaşatmanın gerekliliğini vurgular. Sunay Akın, "Şiir Cumhuriyeti" ile şiirin sadece estetik bir olgu değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğu olan, insan haklarını ve evrensel barışı savunan güçlü bir siyasi tavır olduğunu net bir şekilde ortaya koyar.
|