Kız Kulesindeki Kızılderiili
Sunay Akın’ın “Kız Kulesindeki Kızılderili” adlı deneme kitabı, yazarın kendine has edebi ustalığı ve sıra dışı bağlantı kurma yeteneğiyle, okuyucuyu coğrafi sınırları aşan bir vicdan muhasebesine davet eder.
Kitap, adından da anlaşılacağı üzere, İstanbul Boğazı'nın ortasındaki tarihi ve romantik Kız Kulesi'ni, Amerika kıtasının kadim sahipleri olan ve soykırıma uğrayan Kızılderililerin dramıyla çarpıcı bir şekilde ilişkilendirir. Bu eser, yüzeysel bir gezi veya tarih kitabı olmanın çok ötesine geçerek, okuyucuya popüler kültürün ve sömürgeci propagandanın Kızılderilileri "vahşi" olarak gösterdiği sahnelerin, aslında büyük bir mazlumiyetin ve tarihi haksızlığın üzerini örttüğünü anlatır.
Akın, tıpkı Don Kişot’un yardımcısı Sanço Panza’nın ağzından çıkan ve vicdanı rıhtımda bırakan kaşifleri eleştiren sözler gibi, evrensel ahlak ve adalet kavramlarını sorgular. Kitap, "Kovboyların at koşturduğu bir ülkede, bütün şairler Kızılderilidir" ana fikri etrafında şekillenerek, yazarın mazlumun yanında saf tutan, ezilenin sesini yükselten duruşunu net bir şekilde ortaya koyar. "Kız Kulesindeki Kızılderili" sadece tarihi bilgileri aktarmakla kalmaz; aynı zamanda Kızılderili yaşam biçimini, kültürel mirasını ve onurlu duruşunu merkeze alarak, okuyucuyu empati kurmaya, düşünmeye ve dünyaya eleştirel bir gözle bakmaya teşvik eden güçlü ve unutulmaz bir eserdir.
|